Tiyatro tarihinin en eski gölge oyunlarından olan Karagöz, 700 yıllık tarihinde ilk defa Broadway sahnesinde yer aldı.

Karagöz uzun yıllardır hayatımda var. 2011 yılında UNİMA İstanbul şubesinin düzenlediği ‘karagöz yapım ve oynatım’ atölyesini tamamladıktan sonra uzun yıllar tasvir yapımıyla ilgilendim. Dost meclislerinde küçük gösteriler yaptım, yeni metinler kaleme almaya çalıştım. Profesyonel anlamda izleyiciyle buluşma cesaretim pek olmadı. Üç yıl önce nispeten o cesareti edinip seyirciyle buluştum. Bir süre sonra cumbalı evlerin olduğu Balat’ın sokaklarında ‘Karagöz Sokakta’ projesini yaptım ve seyirciden yoğun ilgi gördü. Ardından bu proje ‘Karagöz Üçlemesi’ne dönüştü. Şu an da projenin ikinci ayağını (Karagöz Yolda) yürütüyorum. Dünyayı dolaşıyorum, farklı ülkelerde, şehirlerde sahne alıyorum. Amerika turnem tamamlandıktan sonra önümüzdeki yıl Avrupa’ya seyahat etme düşüncem var. Üçlemenin son ayağı ise ‘Karagöz Evinde’ olacak. Karagöz’ün dünyayı dolaşırken edindiği deneyimlerden yola çıkıp yeni bir oyun yazıp sahneleme düşüncem var. Tarihi bir mekanda samimi bir galayla bu deneyimleri Karagöz’ün gözünden anlatma, paylaşma hayalleri kuruyorum. Bu arada yurt dışında yabancı tiyatro grupları ve sanatçılarla projeler üretmeye devam ediyorum.
-Nerelerde gösterim yapıldı, talepler nasıl?
Karagöz Theatre Company olarak şu an da Amerika turnesine devam ediyoruz. Amerika’da beş farklı eyalette dört uluslararası festivalde sahne aldım. Gösteri yaptığım şehirler Washington DC, Virginia, Iowa, Maryland ve New York City. Geçtiğimiz gün Broadway’de sahne alarak farklı bir izleyici kitlesiyle buluşma şansım oldu. 13 farklı Amerikalı tiyatro sanatçısıyla yaptığımız projeyle La Mama Festivali kapsamında izleyiciyi selamladık. Yaptığım bu gösteri, 700 yıllık tarihi olan Karagöz, Broadway tarihinde sergilenen ‘gölge oyunu’ formatında ilk geleneksel Karagöz gösterisi olarak kayıtlara geçti.
Talepleri sorarsanız, Amerikalı izleyicinin Türkiyeli sanatseverlerden daha fazla dikkatle ve ilgiyle bu sanata yaklaştığını dile getirebilirim. Türkiyeli izleyicinin Amerika’da hayatında ilk defa Karagöz izleme arzusu ve çocuklarına izletme çabasına tanıklık etmek çok özel bir deneyim.
-Hangi dillerde gösteri yapıyorsunuz? İngilizce yapılıyor ise ana temada bozulmalar meydana geliyor mu, oyunun orijinalliğinden kopma söz konusu mu?
Amerika’da ilk gösterimi çoğunluğu Türkiyeli seyircinin olduğu bir kitleydi ve Türkçe dilinde yaptım. Zamanla daha geniş kitlelere ulaşmak adına oyunları İngilizce’ye dönüştürmeye başladım. Bu değişimle birlikte içerikte dönüşmeye başladı. Yerel hikayelerin yerini evrensel hikayeler aldı, fantastik yönü olan, evrensel temalar (çevre, hayvan sevgisi vb) üzerine kurulu oyunlar ön plana çıktı. Durum ve olay komedisi, dil komedisinin önüne geçti. Söz ikinci plana geçip görselliği yüksek, aksiyonu bol sözsüz oyunlar ön plana çıktı.
-Yeni oyun yazıyor musunuz, var olan oyunlardan kullandıklarınız var mıdır? İçeriklerinden bahsedebilir misiniz?
Şu dönem de sırtını klasik metinlere yaslayan metinler benim için daha cezbedici. Bu metinleri alıp yorumlayıp, ihtiyaç halinde yeniden yazıp bugüne aktarmak bana keyifli geliyor. Yazdığım yeni metinler var elbet ama şu an klasiklerle meşgul olmak beni daha fazla motive ediyor. Şu anda Muhittin Sevilen’in ‘Kanlı Kavak’ oyunundan uyarladığım ‘Cadının Ormanı’ ile sahne alıyorum. Yeni oyunum çevre teması üzerine kurulu. Doğaya zarar veren Karagöz cinler tarafından cezalandırılır. Hacivat ona yardım ederken işin seyri değişir. Kanlı Kavak oyununu okurken çok eğlenmiştim. Değerli büyüğümüz Cengiz Özek usta klasikleşen ‘Büyülü Ağaç’ oyununu çok başarılı sahneliyor, ben de eğlenerek tekrar tekrar büyük keyifle izliyorum. İki oyuna olan hayranlık beni böyle bir sahnelemeye itti. İki gösteriden de derin izler taşıyor ve hayli selam gönderiyor.
– Karagöz ve Hacivat’ın hikayesinden bahsediyor musunuz ve tepkiler neler?
Gösterilerimden önce yahut sonra Karagöz ve Hacivat’ın hikayesinden mutlaka bahsediyorum. Karagöz’ün tarihsel sürecini, gölge oyununa nasıl dönüştüğünü, tasvirlerin nasıl yapıldığını anlatıyorum. Karagöz dünyadaki en eski gölge oyunu performanslarından biri. Uluslararası müzelerde tasvirleri sergileniyor, sanat kitaplarında referans gösteriliyor. Sanatın tarihsel süreci, tasvirlerin yapımı (deve, manda derisinden özel işçilikle yapılıyor) dikkatle dinleniyor ve ayrı bir ilgiyle takip ediliyor. Özellikle sanatla uğraşan Amerikalılar, Amerika’yı yeniden keşfetmiş kadar heyecan duyuyor.
-Amerikada kukla şovlar oldukça yaygın, perde oyunu arasındaki farkı Amerikan halkında nasıl gözlemliyorsunuz?
Amerika’da kukla şovlarının çoğu çocuklardan oluşan büyük bir izleyici kitlesi var. Kukla gösterileri yapan, sergiler düzenleyen, atölyeler yapan hayli tiyatro ve sanatçı mevcut. Gölge oyunu da azımsanmayacak kadar var ama tanıklık ettiğim kadarıyla geleneksel oyunların sayısı fazla değil. Tahmini güç olmayacağı gibi kökeni, güçlü hikayesi olan tüm sanatların farklı ve özel bir takipçisi oluyor. Mesela Hamid Rahmanian adlı İranlı bir sanatçının gölge oyunu üzerine farklı yorumunu izledim geçtiğimiz günlerde. Doğudan bir hikaye, üslup, yaklaşım… Ancak New York’ta büyük izleyici buluyor. Malumunuz ne anlattığınız kadar nasıl anlattığınız da değerli. Karagöz, Batı’da ‘bilinen’ ancak yakın zamanda ‘yeniden keşfedilen’ bir sanat ve görmeyi talep eden geniş bir kitle olduğu muhakkak.
-Doğaçlama yapıyor musunuz?
Türkçe gösterilerimde doğaçlamaya sık başvuruyorum. Özellikle çocuklara yaptığım gösterilerde seyirciyle aramızdaki perde kalkıyor, beraber oyun oynuyoruz diyebilirim. İngilizce gösterilerinde doğaçlama yapmaktan kaçınıyorum. Yabancı bir dilde gösteri yapmak içinde hayli risk barındırıyor, buna yeni riskler eklemek çok anlamlı gelmiyor. Ancak seyirciyle kurulan ilişkiye göre metinde bazı oynamalar olmuyor değil.
-Karagöz ve Hacivat birer karakter size katkıları var mı?
Karagöz asırlık bir sanat, ölümsüz bir karakter. Klasik değimle topluma ayna tutan, dile gelmeyeni açık eden, eleştiren, hakkın hakikatın yanında olan bir temsil. Bu karaktere benden, yaşadığım şu anki coğrafyadan ziyade doğup büyüdüğüm coğrafyanın daha çok ihtiyacı var.
You must be logged in to post a comment.